Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), TBMM’nin açılış yıldönümünde yaptığı 23 Nisan manifestosunu açıkladı.
Manifestoyu okuyan ADD Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt, laiklik ve demokrasi vurgusu yaptı. “Yeniden Atatürk Cumhuriyeti” başlıklı buluşmaya siyasi partiler davet edilmedi. Programa eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, eski Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu, eski TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan, eski Devlet Bakanı Önay Alpago, Birleşik Kamu İş, Eğitim İş, Büro-İş başkanları, eski ADD Başkanı Hüseyin Emre Altınışık, üniversitelerin Atatürkçü Düşünce Topluluğu ve Atatürkçü Düşünce Kulüpleri ile Türkiye’nin dört bir yanındaki ADD şubelerinden üyeler ve yurttaşlar katıldı.
Programın yapıldığı salonda sık sık “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atıldı ve katılımcılar Türk bayrağı salladı. Programın başında sahneye çıkarak Andımız’ı okuyan küçük çocuğa tüm salon ayağa kalkarak eşlik etti.
ADD adına manifestoyu okuyan Genel Başkan Bozkurt, “Çok kutuplu yeni bir dünya düzeni oluşurken Atatürk Cumhuriyeti en doğru yoldur, yeniden o yola girilmelidir. Laiklik; demokrasinin olmazsa olmazı, aklın doğmalara tutsaklıktan kurtularak özgürleşmesi, yurttaşın; fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür birey olmasıdır. Tarihten ders alınmalı, tarikat, cemaat adıyla örgütlenmiş, emperyalizm taşeronu yapılanmalar için yasalar uygulanmalı, devlette hiçbir laik cumhuriyet ve üniter ulus devlet karşıtı kadrolaşmaya izin verilmemelidir” dedi. ADD üyeleri, manifestonun açıklanmasının ardından Anıtkabir’i ziyaret etti.

Ekonomik sistemden kadın haklarına, devletin dış politikasından eğitim sistemine kadar Ulusumuz ve siyaset kurumlarına Cumhuriyet değerleri ve Atatürkçülük kavramlarının çağımızda nasıl uygulanmasını gerektiğini açıklayan manifestonun ana başlıklarıysa şöyle:
NAMUS MAYASI
Açıklanan manifestoda Kemalist Devrimcilerinin Cumhuriyeti kurarken Devlet’in hamuruna namus mayasını kattıkları ve devletimizin hamurunu yıllarca çürümekten koruyan namus mayasının eksilmesine bugünün şartları altında izin verilmemesi gerektiği vurgulandı.
DEVLET KARŞITI KADROLAŞMAYA İZİN VERİLMEMELİDİR !
Laikliğin “Cumhuriyet Kubbemiz’in kilit taşı” olduğunu belirten açıklamada; tarihten ders alınması, Devlette hiçbir Laik Cumhuriyet ve Üniter Ulus Devlet karşıtı kadrolaşmaya izin verilmemesi gerektiğinin altı çizildi.
Yargı bağımsızlığının yeniden sağlanmasını gerektiğini söyleyen ADD; Egemenliğin ve Ulusal bağımsızlığın temel unsuru olan yargının iktidarların ya da paralel güçlerin emrine girmesinin, baskılarla hüküm vermesinin devletleri felakete sürüklediğini, Ulusumuz ’un 1961 Anayasası’nı esas alan demokratik bir Anayasa’ya ve gerçek bir Hukuk Devletine kavuşturulmasının hayati önem taşıdığını vurguladı.
“NASLAR YA DA SAPLANTILARLA DEĞİL, AKIL VE BİLİMLE YÖNETİLMELİDİR.”
Atatürkçü Düşünce Derneği Halkımızın günde güne yoksullaştığı ekonomik süreçte; üretimden kopmuş, hukuk güvencesi sunmayan, yolsuzluğa, rüşvet ve israfa batmış devletlerin parasının pul yurttaşının kul olduğunu belirtti. Üretim arttırılması gerektiğinin, adil bir vergi sistemi kurulmasının, Merkez Bankası’nın bağımsız olmasının ve kamu maliyesinin naslar ya da saplantılarla değil, akıl ve bilimle yönetilmesinin elzem olduğunu açıkladı.
“Üretimsizlik sebep, faiz, enflasyon, işsizlik ve açlık neticedir”
Üretimin arttırılması gerektiğinin, KEMALİST KARMA ÜRETİM EKONOMİ’NİN YENİDEN Devletimizin Ekonomi Politikası olmasının, Merkez Bankası’nın bağımsız olmasının ve kamu maliyesinin naslar ya da saplantılarla değil, akıl ve bilimle yönetilmesinin elzem olduğunu açıkladı.
Amiraller davasında ve yakın süreçte gelişen Ukrayna-Rusya savaşında da gördüğümüz gibi Uluslararası anlaşmalarda ve büyük devletler siyasetinde bağımsızlığımızı zedeleyecek adımların Ulusumuzu geri dönülemez hatalara sürüklediğini ve Türkiye’nin antiemperyalist ve tam bağımsızlıkçı kuruluş ayarlarına dönmesinin dış politikamız için en uygun yol olduğu belirtildi.
EĞİTİM EN ÖNEMLİ SORUNUMUZDUR !
Çocuklarımız; öncelikle düşünmeyi, öğrenmeyi, sorgulamayı öğrenmeli, tarikat ve cemaatlerden, hurafe ve dogmalardan uzak tutulmalı, bilimsel bilgi ile eğitilmelidir. Ülkemizde Eğitim Sitemi Köy Enstitüleri modeliyle YENİDEN örgütlenmeli, gençlerimiz geleceklerini yurt dışında arama çaresizliğinden kurtarılmalıdır.
İSTANBUL SÖZLEŞMES’NE DÖNÜLMELİ
Kadının uygarlaşmanın taşıyıcı kolonu olduğunu içselleştiren bir yönetim anlayışı yeniden yaratılmalıdır. “Kadın ve erkeğin eşit olması fıtrata ters” anlayışından vazgeçilmeli İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’ne dönülmeli, ÇOCUK ve GELİN sözcüklerinin birlikte kullanılması utancı tarihe gömülmelidir.
BASIN; Atatürk’ün “Basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir.” sözü ışığında ÖZGÜR olmalıdır. YANDAŞ MEDYA yaratmanın kimseye yararı olmayacağı bilinmelidir.
PARTİ ORDUSU ARAYIŞLARININ SONU HÜSRANDIR
Ordu siyasetin etkisinden arındırılmalı ve komuta bütünlüğü yeniden sağlanmalıdır. TÜRKİYE; sınırlarını koruyamayan, yurt dışı tek toprağı Süleyman Şah Türbesi’ni terör örgütlerine terk eden, 19 adasındaki Yunan işgalini tepkisiz seyreden, beyzbol sopaları ve mektuplarla had bildirilen, tehditle terörist(!) salıveren, kapılarda bekletilen, tescilli rüşvetçilerce temsil edilen ve İTİBARI saraylarda arayan bir ülke olmamalıdır. Dünyanın en bereketli topraklarında, dünyanın en fedakâr, en çalışkan halkını açlığa mahkûm eden BU DÜZEN DEĞİŞMELİDİR!
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)