Türkiye’de, hemen hemen hiçbir tartışmada kavramlar doğru kullanılmıyor. Bir kavga durumu var ama kimse karşı tarafın ne dediğini anlamıyor, galiba kimse anlamak da istemiyor. Halbuki kavramların doğru kullanıldığı hiçbir tartışma..
Türkiye’de, hemen hemen hiçbir tartışmada kavramlar doğru kullanılmıyor. Bir kavga durumu var ama kimse karşı tarafın ne dediğini anlamıyor, galiba kimse anlamak da istemiyor. Halbuki kavramların doğru kullanıldığı hiçbir tartışma sonuca ulaşamaz, sadece sesi yüksek çıkan bazı kazanımlar elde edebilir. Kısa süreliğine tabi. Buna kazanım denirse…
Göçmen konusunda da büyük bir tartışma söz konusu. Tabii ki kimse bir diğerinin ne dediğiyle ilgilenmiyor. Bu kimseler için önemli olan “o açıklamasından ona vuracak bir şeyler çıkarabilir miyim” sorusu.
Eğer özelleştirilmiş kavgaları kenara bırakırsak, bir taraf güvenlik kaygıları, kadınlara karşı yapılan ahlaksızlıklar, demografik dönüşüm, kültürel uyumsuzluk, dış kaynaklardan alınan para karşılığı ülkede tutulmaları nedeniyle oluşan tepkileri aktararak, buna bir çözüm bulunmasını istiyor. Kimse çözüme yanaşmadığı hatta kimseye ses duyurulmadığı için radikalleşme üzerinden dikkat çekme eğilimi ortaya çıkıyor. Bu, doğal olarak kavramların yanlış kullanılmasına neden oluyor.
Diğer taraf ise… İşte diğer tarafta birden fazla kısım var. Bu kısmın içinde olaya tamamen insancıl duygular ve hukuksal kavramlar üzerinden yaklaşanlar var. Hiçbir insan zarar görmemeli diyorlar, ki çok haklılar. Ancak bu kişiler, göçmenleri ülkemizde tutmamız için para veren ve böylece başımızdaki iktidarı destekleyen Avrupa Birliği ve bağlantılıları üzerinden fonlanan, yani göçmenlerin burada kalması için para karşılığı cesaretlendirilen “satılmış hukukçular, akademisyenler, sivil toplum gönüllüleri” tarafından gölgede bırakılıyorlar. Bu kişiler, kavramları kasıtlı şekilde deforme ediyorlar.
İşte tam da bu yüzden toplumu resmen patlamaya hazır barut fıçısına çeviren tartışmanın temeline inemiyoruz. Çünkü paralı maşalar ve kavramları yanlış kullanmaya hazırlayan yüzeysel ve gereksiz noktalar, cumhuriyeti ve Türk milletinin geleceğini tartışmamıza engel oluyor.
Toplumun önce bu paralı maşalardan kurtulması, sonra da Türk ulusunun geleceğini korumaya alabilmek için göçmen sorununu derinlemesine tartışabilmesi, çözüm üretebilmesi ve bu çözümleri uygulayabilmesi gerekiyor.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)